31 Aralık 2012 Pazartesi

Yeni Yıl-dım.

Merhaba blog,

Şuan da sana yazmak yerine tezimi yazmam gerekiyor asılında. Fakat yapmicam. Hayatımda ilk defa son 1 haftadır ne yapmak istiyorsam onu yapıyorum ve yapmicam deyip kestirip atıyorum yapmam gereken şeyleri. Hayata kızmış ve küsmüş gördüm kendimi. Bu gece yılbaşı. Hiç bir hevesim yok kutlamaya dair. Bitanemle  bi 'arkadaşımızda olucaz. Toplam da biz dahil 5 kişi. Ne  bir umudum var yeni yıldan, ne bi'beklentim. Hayatımı ve yaşadıklarımı dondurmuşum sanki şu ara. Böyle bunalımda gibi hissetmemin sebebi şu ara olan yoğunluğumdur belki.

7'sinde proje teslimim var. Aynı zamanda tezimi de teslim etmem gerekiyor. Okul cuma günü bitti ama bu hafta da okula gidicem devremi yetiştirmek için. 7'sinden sonra da 3 adet final ve 14 ünde proje sunumum var. Yeni yıldan da hiç bi bok beklemiyorum.

Okul bitti. 14'ünden sonra tamamen her şey bitiyor ve artık 'öğrenci' ibaresi kalkıyor üstümden. Karmakarışık bi'durum ama düşünmicem bile ne olacak sonra. İstemiyorum da düşünmek.

Ben mutluydum en son yazımda. Neden böyle oldum ki? 2012 standart bi'yıldı. Çok üzücü bi'olay da yaşamadım çok mutlu edici de. Fakat ruh halimi bozmuş sanırım. Şu anda sol gözümde damlamak üzere olan bi'yaş duruyor neden oluştuğunu bilmediğim. Her şey "görüntüde" düzgün gidiyor. Sorun yok.

Bilmem ki blog; ben neden hayata küstüm?

İyi seneler.

23 Aralık 2012 Pazar

O.K.

Selam bloggerlar :)

Ne zamandır içime dert olan blog yazma isteğimi şimdi gideriyorum :) Hayatımda kötü giden hiç bir şey yok. Zaten sanırım bu sebepten dolayı sana çok uğramıyorum. Ama gelmişken de hadi bişey yok ben gidiyorum demek olmaz. Biraz anlatayım.

Bildiğin üzere 14 Ocak'ta mezun oluyorum. Bitirme projem ve tezimle meşgulüm denebilir bu sıralar. Yılın en sevdiğim dönemindeyiz zaten. Yılbaşı öncesi kış... Gerçekten havanın soğukluğunun aksine kendimi en sıcak hissettiğim dönem bu. Huzur doluyorum.

 Bitanemle aramızda geçen en ufak bir pürüz yok. Sanırım artık şu evlilikteki eşik gibi biz de birbirimizi anladık ve o eşiği geçtik. Sorunsuz devam ediyoruz. Arkadaşlarımızın doğum günü davetleri, planlar&programlar... Hepsine evli çift gibi katılıyoruz. :) Yılbaşı planımız da dün belli oldu. Bitanemin iş arkadaşının (hani arada sürekli gidip kaldığımız tatlı çocuk) kuzeninin evi varmış Levent'te. Havuzlu bahçeli falanmış galiba dün anladığım kadarıyla. Orada kalabalık bir grup olucaz. :) Değişik ve eğlenceli bi'yılbaşı olacak gibime geldi.

Bu ekip yani iş arkadaşı bitanem ben ve aşçı kız (Arkadaşımız) 8 Şubat'ta Londra'ya gidiyoruz. İkinci Londra seferi. :) Aklımız orada kaldı gerçekten... Doublex bir ev kiraladık; uçak biletleri her şey hazır. Zamanın gelmesini bekliyoruz. Ondan sonra da 23 Nisan tatilinde bi'Berlin gezisi istiyoruz ama bakalım ne olacak.

Okul bitince ise iş konusunda kafam karışmaya başladı. Hatta tek sıkıntım bu diyebiliriz aslında. Bi iki iş teklifi var. Ama ne olacağı konusunda en ufak bi'fikrim yok. Hayatımın bu evresine kadar idealist bir insan olarak gelip, tüm hedeflerimi önceden belirlemiştim. Fakat şu an ne yapmak istediğimi bilmiyorum. Sebebi aslında açık. Ders çalışmaktan farklı bi'dünyaya açılıcam. Çalışmak. Her zaman sıkıştığımda yaptığım gibi zamana bıraktım ve gelince görücez diyorum.

Yaz tatili rezervasyonunu da hallettim. Haziran sonu Temmuz başı gibi bi'hafta geleneksel Antalya tatilimi yapıcam. Bayram tatilinde de bitanemle yurt dışına kaçarız belki.

Arkadaşlar, aile her şey çok güzel gidiyor. Büyük konuşmak istemiyorum fakat insanın mutlu olması kendi elinde olan bişey sanırım. Şu sıralar hiç bişeyin beni üzmesine izin vermiyorum. Mutluyum da. Umarım hep böyle gider.

Umarım sende de her şey iyidir blog. Sana ufak bi'hediyem var. Diğer blogumda güzel bi'Tommy Defendi pornosu paylaşıyorum. İyi seyirler. ;)

3 Aralık 2012 Pazartesi

Hoşgeldin Huzur...

Merhaba blog;
Uzun zamandır sana yazayım diyorum ama bi'türlü konsantre olamıyorum yazmak için. Bu ne demek oluyor, demek ki hayatımda her şey güzel ve yolunda ki sana ihtiyaç duymuyorum. Şaka şaka.. Mutlu olduğum anlarda aklıma geliyosun hep keşke şu an bişi olsa da bu anı yazabilsem, yazılmış olsa diyorum bloga.

Hayatımda neler olup bitiyo kısaca özetlemek istiyorum sana. Öylece içimden geldi.

Bu ara kendimi çok huzurlu hissediyorum. Bunda okul umun, arkadaşlarımın, bitanemin ve sporun etkisi büyük. Ama bunlar dışında bana gelen bi'içsel huzur da var. Sebebini bilmiyorum, kasım ayı bana inanılmaz huzurlu gelir. Kışa hazırlık, sonbahar kalıntısı... garip işte..

Okulumda her şey güzel. Son dönem olduğu için baya yoğun fakat bu bahsettiğim huzur dolayısıyla pek umurumda değil, zamanı gelince bi'şekilde olur diye bi düşünce akımı içindeyim. Bitirme projemi hızlandırmam gerekiyor. Artık bu ay sonu gibi bitmiş olmalı. Derslerim ve notlarım gayet iyi gidiyor. Boş bir zamanımda İngiltere'de master için araştırma yapıcam. Kısa kısa araştırmalar yapıyorum ve hoşuma giden sonuçlarla karşılaştım hep.

Arkadaşlarımla aram her zamanki gibi güzel. Gerçekten hayatımı yaşanabilir kılıyorlar. Özellikle okuldaki bizim ekip. Canım sıkkın olduğu zaman onların yanında olmak tüm sıkıntımı ve her şeyimi unutturuyor bana. Geçen çarşamba günü hep beraberdik. Önce laboratuvarda ödev falan yaptık okul bu hafta tatil olmasına rağmen. Sonra da İkea'ya Minyon'un evine alınacak bi'kaç şey için gittik. Ama asıl gitme amacımız tabii ki İsveç köfteydi... Böyle güzel bir tat olamaz. Pipi gibi tatlı. Tam biz sırada dururken bitanem sürpriz yapıp geldi. Hiç bi'şekilde haberim yoktu geleceğinden. Bizimkilerin de yoktu. Konuşmamdan parçaları birleştirmiş. Onunla ve bizimkilerle beraber turladık. İkea gezmek beni çok mutlu ediyo. Bitanemle ev hayallerine kapılıyoruz hemen. İkea'dan sonra Minyon'a gittik ama bitanem işlerini yetiştirmesi gerekiyor diye gelemedi ve evine gitti. Biz de evde Yeşilçam gecesi yaptık. Onların serbest seçmeli dersleri Türk Sinema Tarihi. Bu sebeple bir Türk filmi Seyredip rapor yazmaları gerekiyor. Ben de Şekerpare'yi önerdim. İnanılmaz eğlendik. Gerçekten kendimi huzurun kucağında buldum. İşte o anda aklıma geldi: "Keşke şu anı bloga yazabilsem." Ama geç de olsa yaptım. Film sonrası bir sürü saçma video seyredip (allah diyen yumurta, allah diyen tirbüşon, hortum gören teyze vb...) deli gibi güldük.  Ben böyle popüler kültürden geri kalmayacağım için hepsini tekrarladım video oynarken.

İşte bu kısım böyle. Her şey yolunda. Spordaki arkadaşlarımı unutmamak lazım. Onlarda dert ve sıkıntı unutturmak adına bire birler. Tam komedi :)

Spor ise inanılmaz güzel gidiyor. Artık bay baya mutluyum vücudumdan. Arada bi'böyle buhranlara giriyorum ama gene de güzel bi'vücuda sahip olduğumu biliyorum artık. Bu kadar şımarmak hakkım olsun dimi :P

Ben bu yazıya başladığım zaman kasımdı şimdi aralık oldu. Bu ayı da ayrıca severim. Huzurumu daha da arttıracak.

Şimdi Minyon'a gidiyorum gene. Güzel bi akşam olur gene umarım :)

Kendinize iyi bak blog görüşürüz :))