18 Ekim 2012 Perşembe

Gelsene blog biraz, sana ihtiyacım var..

İyi geceler blog. Ne zamandır senle konuşup dertleşmemiştik. Fakat şu an daha ilk satırdan dolan gözlerimden anlıyorum ki içime baya şeyi atmışım ve biriktirmişim. Ne ara böyle oldu ve ne zaman bu kadar şey birikti bilmiyorum ama bazen hani böyle yolda giderken bi'şarkı duyarsın da ağlamaya başlarsın ya sebebini bilmeden, onlar habercisiydi sanırım böyle bi'birikmenin.

Şu anda neden ağladığımı da sorsan bilmiyorum. Canım sıkkın. Belli bi sebebi yok fakat ben sanırım hayattan sıkıldım. Yahu sen de hayattan sıkılıyosan ben ne yapayım diyeceksin ama işte öyle değil blog. Sen sanıyo musun ki dünyada her gülenin mutlu olduğunu? ya da sadece senin derdin olduğunu? Diil işte öyle.

Bitanemle tartıştık bugün. İnstagram'ımda facebook hesabım yazdığı ve insanlar mesaj attığı için kaldırmamı istedi. Ben de onlar mesaj atınca mutlu olduğumu beğenildiğimi fark ettiğimi söyledim. Blog, insanları değiştiremezsin. Bazısı egoisttir, bazısı kibirli, bazısı teşhirci bazısı ukela falan. Teşhirci olan teşhircidir. Bunu onu yasaklayarak,o fotoğrafı koyma o linki yazma'yla yapamazsın. Yapabildiğin sadece o kişiyi baskılamak olur ve dolayısıyla mutsuz etmek. Ben şu ana kadar bitanem ne istediyse yaptım. Onu yapma; peki. Bunu istemiyorum; peki. Onu kaldır; peki. Bunu koyma; peki. Oraya gitme; peki. Fakat bunların hepsini o mutlu olsun diye yaptıktan sonra benim hayatımda ne kalıyo geriye yapmak istediğim? Özgürce bişeye müdahale edilmeden yapabileceğim bi'kaç şey dışında. Okula gitmek, spora gitmek (başta onda da sorunlar vardı)..

O mutlu olsun diye hep peki dedim.Fakat bi zaman sonra artık bu kafeste olduğum hissini yaratıyor bende. Her attığım adımın onaylanması gerekiyor hissi. Bu baskıyı direkt olarak o yapmıyor, fakat böyle hissetmeme sebep oluyo. Ne der acaba? diye düşünüyorum. Neyi isteyip neyi istemediğini sezebiliyorum bu sebeple olacakları da biliyorum. Bu sabah ona mesaj atan kişiden bahsederken de olacakları tahmin ediyodum. Ama ondan saklayıp olacakalrı sakınarak ben yapamam ki?

Sonra konu empati yapmaya geliyo. Empati yap. Bana mesajlar atıyolar bıdı bıdı.... Yaptım empati? Hiç bişey olmadı. Atsınlar. Ne güzel en güzel sevgiliyi ben kapmışım.  Hiç bi'zaman bu empatilerimiz de uyuşmaz zaten. Hep farklı düşünüyoruz.

Bi'de şu var. Ben 4 sene boyunca asla ona karışmadım. Hiç bi'konu da çıkıp da diyemez bana şunu yapma dedin diye. Bu çok olgun ve hep benim istediğim gibi davrandığı için mi peki? Yoo. Hayır. Sadece yapmaktan mutlu olduğu için. Ben gay bar'a onsuz gidemem. O gidebiliyor, gitti. Ben Grindr'da kimseye mesaj atamam. O atabilir, attı, konuştu, buluştu. (arkadaşı olduğu için). Olay bana geldiğinde önce ben görücem, onaylarsam görüşürsün'e dönüşüyo. Neyim ben gerizekalı mı? İnsanların niyetini algılayamam mı? ya da algılasam kendimi savunamam mı? Belki şu ana kadar milyar tane kişiyle birlikte olabilirdim. Olmadıysam demek ki seninim hala. Bunu bana yasak koyarak kısıtlayarak yapma. Bırak özgür hissedeyim kendimi. Bu saydıklarımı da sakın kin tutmuş bak diye algılamayın. Sadece örnek olarak veriyorum. Yapabilir, ben izin veriyorum.

Bilmiyorum blog.. Çok dolmuşum. Belki de kendimi dolduruyorum ama öyle bile olsa bunun olmaması gerekir. Boğulduğunu hissetmemen gerekir. Sürekli olarak birinin sana destek olduğunu bilmen gerekir. O ise olmasını istediği şeylerde canı gönülden destek, istemediği şeylerde başta hayır gibi şeyler söyleyip heves kırarak sonra da destek olmuş olmak için destek olur. Evet yabancı gelmedi dimi? Ajans/mankenlik meselesi. O konuyu hiç açmıyorum. O da benzer şeyler barındırıyo içinde.

En çok kortuğum şey de pişmanlık blog. Hayatımda hiç keşkem olmamıştı. Hep istediğimi yaparım, yaptım. Ama sanırım artık bi'kaç keşkem var kimseyle paylaşmak istemediğim. Umarım yaşım biraz ilerlediğinde arkama dönüp baktığımda pişmanlıklar görmem. İşte o zaman çok üzülürüm. Gerçekten çok.

İşte böyle blog. Senle bunları paylaşmak iyi geldi birazcık. Kimseye anlatamamıştım. Sanırım varlığını daha iyi hissettim şimdi. Umarım anlık bi buhran bunalımdır bu ve geçer blog.


İyi geceler.
----------------------------------------------------------


Bir rüzgara kapıldım gidiyorum 
Sonu hayır mı Şer mi bilemiyorum
Hem çok seviyorum dostlar başına 
Hem sıcak demir aşk olsun tutana 
Hem çok seviyorum düşman başına 
Hem sıcak demir aşk olsun tutana 

Ben yoruldum 
Söyle senin gücün var mı hala 
Kac yenilgi var 
Söyle ömürde Allah aşkına 
Akışına bıraktım gidiyorum 
Sonu hayır mı Şer mi bilemiyorum
Hem eriyorum günden geceye 
Hem kapı duvar verilmiş sözlere








8 Ekim 2012 Pazartesi

Çenem düştü gene

Akşam şerifleriniz hayırlı olsun blog :)

Şimdi yatağıma yattım ve birazcık huzurumdan ısırık aldım. Saçma bir gün geçirmeme rağmen güzel tamamladım sanırım. Saat 4 e kadar hiç birey yapmadan oturdum. Bi tek twitter'a yazdığım gibi kişisel bakımlardan uğraşacaktım. Fakat babam aradı ve vize belgeleri için Harbiye'ye gitmem gerektiğini söyledi. Trafik ve yağmurdan dolayı Metrobüs ile gideyim dedim fakat bin pişman oldum. Gidip gelmem 4 saatimi aldı arkadaş.

Spora da geç kaldım. Zaten bu ara sporla aramda bi sorun oluştu. Motivasyon eksikliği yaşıyorum, bu da canımı ciddi anlamda sıkıyor. Eve geldiğimde pür sinirdim. Sonra işte spora gidince yatıştım.

Yarın okul var. Artık ciddi anlamda okula da asılmam gerekiyor. Öğrencilerimle de derslere yoğunlaşmam gerekiyor. Kısacası hayatıma biraz daha çeki düzen vermem gerekiyor. Bunu da bu haftadan başlayarak sürdürücem. Bitanemi de görmek istedim bugün fakat olmadı. Aradım, ama o kadar yoğundu ki telefonda konuşacak vakti bile olmadı.

Işte böyle blog. Sana artık alıştım sanırım. Bu alışmada android'in hakkını yiyemem Tabi. Çünkü öyle bir Blogger erişimi  yapmış  ki yazmamak elde değil. Sadece klavye  sorunum var.  Türkçe  karakterler için biraz kasmam gerekiyor. Neyse geme çenem düştü :)

Haydi kendine iyi davran blog bay bay :)

6 Ekim 2012 Cumartesi

Huzurun tanımını yapıyorum

Hellos blog :)
İnanılmaz huzurlu bir haftasonu geçiriyorum. Dün sabahtan anlatmaya başliiim.

Sabah uyuyakaldıım için derse geç kaldım. Metrobüslerde çürüyerek okula saatler sonra vardım. Laboratuvar'da bitirme projemle uğraştım ama sorunlar bitmiyo bitürlü :/ Bu sebeple biraz sıkıntılar var :(

Sonra okuldan çıkıp bitanem ve iş arkadaşlarıyla tiyatroya gittik. Oyun inanılmaz güzeldi..Bi kere alışılmışın dışında bir oyundu. (Fotoğrafı aşağıda paylaştım)

Sonra çıkıp bi yerde şarap içtik hoş bi sohbet ortamı oldu :) Gecenin ilerleyen saatlerinde (saat iki gibi) Love'a gittik.

Ben uzun zamandır sarhoş olmamıştım, dün gece oldum ve inanılmaz eğlendik.. Süpürgeyle dans etmişim elimden almışlar falan :) Fotoğrafa gülüyorum hohoho Saat beş gibi eve geldik. Bitanem beni soymuş ben uyurken ama ben "yapmayın kızar bana, dokunmayın istemiyorum diye sayıklamışım." Sanırım rüya görüyodum. Ama aynı anda bitanem blowjob yaptıı için rüyayı daha gerçekçi hissettim :)

Sabah hatta öğlen kalktığımızda kahve içip gecenin kritiini yaptık :) Çok güzeldi, herkes size baktı gibi övgüler aldık :p hohoho sonra bi'kahvaltı hazırladık aman allah.. hala tokuz.  Şimdi de how i met your mother'ı seyredip oturuyoruz :)

Huzurun tanımını yapabilirim şuan.. İşte böyle ben de havalar:) Umarım sende de iyidir. İşte bu da tiyatronun fotoğrafı:
Adı yellow moon. Uyarlama bi oyun ama şiddetle öneririm :)

Hadi öpüldün bloooog bayi bayi :p


4 Ekim 2012 Perşembe

Isınma turları

İyi geceleer efendisii :)

Bu güzel gecede sizlere blog'uma "aktif" olarak geri döndüğümü ve tüm pasifleri bekl--

Şaka şaka. Geri döndüm ama hala versatile'ım. Bu postu şey için yazdım. Uuum bazılarınız görmüştür, twitter açtım bloga. Bi'de yeni bi'blog daha açtım yukarıya da sekmesini ekledim. Artıkın daha yoğun bi'porno paylaşımı olucak o kanal üzerinden :)

Şu an yazacak bişey bulamıyorum çünkü her şey olması gerektiği gibi gidiyo. Bi'tanemle harika bi'ilişkimiz var, arkadaşlarımız var, eğlencelerimiz var... Eskisi gibi monotonluktan da yakınmıyorum çünkü arkadaşlar hayatımıza daha çok girince monotonluk gitti gibi bişey.

Arkadaşlarımızdan bi'tanesi Şişli'de oturuyo. Bu sebeple bu yaz sık sık onda kaldık bi'tanemle. Hem sevişme hem eğlence :) Güzel ve boş bi'yaz geçirdiğimi söyleyebilirim size. Hiç bişey yapmadan  oturdum. Hee bu iyi mi kötü mü tartışılır. Ama o yorucu temponun ardından ilaç gibi geldi. Bu sene de okul açılmadan öğrencilerimle derse başladık. Bu sebeple maddi açıdan daha özgür olucam bu dönem. Ama önce şu Londra tatilini bi'atlatmamız lazım. 26 Ekim'de Londra'ya gidiyoruz bitanemle. 10 günlük bi'kaçamak olacak.Daha önce Roma kaçamağında içimizde ukde kalan şeyleri de yapıcaz. Tek engel var o da vize'nin çıkmama durumu. Başvurduk vizeye, ikimiz de çok sayıda yurtdışına çıkmış olmamıza rağmen İngiliz konsolosluğu götlük yapabiliyomuş. Umarım göte gelmeyiz.

Şimdilik bu kadar; yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle...

He bi de pornistan'ın ilk postunu gönderiyorum şimdi. Peçeteleri hazırlayın :p


2 Ekim 2012 Salı

Kaldığım yerden

Günaydın güzel bloggerlaaar :) bi'adam is back (vol.51).

Nası bi'dertsin başıma blog belli değil. Yazsaam bi'türlü yazmasaam bi'türlü. Yazınca sürekli aynı şeyleri yaziomuş gibi hissediyorum; yazmayınca eksik.. Ama yazmaya başlamak istememin asıl sebebi de şu: Geçen hafta bitanemle mesajlaşırken şunu dedi:

"Ufaklığım sen tekrar blog yazmaya başlasana. Günlerimiz geçiyo ve yaşadıkça unutuyoruz bunları. İleride bakıp hatırlayacağımız güzel anılarımız olsun."

Gerçekten düşündüm de sanırım haklı.. sonra blogu açtım ve rast gele yazılarımdan birini okudum. Okuyunca anladım ki çoktaaan unutmuşum bile öyle anıları, detayları. Bu sebeple bitanemin de desteğiyle geri dönüyorum.

Tarihe geçilsin, 2 Ekim 2012. Saat: 07:32. bi'adam bloga döndü.

hohohohoho